Üniversitemizin kuruluşunun 140. Yılı faaliyetleri kapsamında çevrimiçi gerçekleştirilen bu etkinliğimizde, yurtiçinde ve yurtdışında gerçekleştirilen “Çevrede Lif Sanatı” üst başlığı altında yer alan “Doğal Çevrede Lif Sanatı” ile “Yapay Çevrede Lif Sanatı” çalışmalarının videoları arasından seçilen sunumlar yer almaktadır.

“Çevrede Lif Sanatı” ve beraberinde “Doğal Çevrede Lif Sanatı” ile “Yapay Çevrede Lif Sanatı” Prof. Kemal CAN tarafından isimleri verilerek teorik alt yapıları oluşturulan, manifestoları yazılan, ilk uygulamaları kendisi ve öğrencileri tarafından yapılan, ilgili literatürde yer alan sanatsal söylem biçimleridir.

Prof. CAN, Doğal Çevrede Lif Sanatının ön çalışmalarına 1994 yılında başlamış olup, ilk uygulamalarını bölüm faaliyeti olarak öğrencileri ile birlikte 1997 yılında üniversitemizin Kilyos’taki Araştırma Merkezi’nin doğal çevresinde gerçekleştirmiştir. Sonrasında yine Kilyos başta olmak üzere Sapanca, Kartepe, Ilgaz, Aladağ, Abant, Gölcük, Akkayalar, Akçakoca, Erdek, Bilecik, Flensburg gibi yerleşim merkezlerinin doğal çevrelerinde ilgili çalışmalar yapmış ve yaptırmıştır.

Prof. CAN, “Yapay Çevrede Lif Sanatı” çalışmalarına ise 2010 yılında başlamıştır. Bu yeni söylem biçiminin kapsamlı ilk uygulamaları, Doğal Çevrede Lif Sanatında olduğu gibi, yardımcısı Arş. Gör. Tuna Karayaka, fotoğrafçı ve kameramanlardan oluşan teknik ekip, ilkyardım elemanı, Çevre Mühendisliğinden danışman bir Öğretim Üyesi ve öğrencileri ile birlikte 2015 yılında, MSGSÜ Yapı ve Araştırma Merkezi’nin “Köyünü Yaşat” projesi çerçevesinde, Bilecik-Gölpazarı ilçesi Tongurlar köyünde, ikincisi de Erdek-Yukarı Yapıcı köyünde gerçekleştirilmiştir.

Ayrıca, Şile Belediyesi’nin, 2010 İstanbul Kültür Başkenti Ajansı’nın, Şile Dedeman’ın desteklediği, üniversitemizin Fotoğraf Bölümü ile Şile’de, Şile Feneri üzerinde ve doğal çevresinde gerçekleştirilen “Işığa Kavuşmak” başlıklı etkinliğimiz ile Adana’da AKİB, ATHiB, ADASO, Adana Belediyesi desteği ile hayata geçirilen “Çukurova’da Hayat Pamuğa Bağlıdır” başlıklı etkinliğimiz bu iki sanatsal söylem biçimlerinin kesiştiği noktada yer almaktadır.

Doğal Çevrede Lif Sanatı ile Yapay Çevrede Lif Sanatı ile ilgili dersler yalnızca bölümümüzde verilmektedir. Bu bağlamda, bir yarıyıl süren derslerdeki teorik anlatımların ve sonrasında yapılan ön çalışmaların devamında, yukarıda anlatılan eğitimciler, ekipler ve lisans, lisansüstü, Erasmus öğrencilerimizle birlikte yıllar içinde farklı doğal ve yapay mekanlarda sayısız etkinlikler yapılmıştır.

Doğal Çevrede Lif Sanatı, en genel anlamda, “lif sanatının doğal çevreye taşınmış alt kümesi” olarak tanımlanabilir.

Doğal çevre ile kurulan bilinçli bir ortaklık anlayışıyla, çalışmanın gerçekleştirileceği bölgenin yaşam/zaman döngüsünün, atmosferinin farkında olarak doğanın içinde, doğa ile birlikte, çevreci yaklaşımla, liflerle gerçekleştirilen sanatsal çalışmaları kapsamaktadır.

Konunun daha iyi anlaşılması bakımından aşağıdaki grafik anlatım, durumu özetler niteliktedir.

Doğal Çevrede Lif Sanatı yapıtları doğal ortamın içinde, doğa ile birlikte, seçilen alanın zaman-mekân döngüsüne, atmosferine saygılı bir yaklaşımla gerçekleştirilir.

Bu bağlamda, Doğal Çevrede Lif Sanatının temelinde kesinlikle çevreci bir anlayış vardır.

Yapıtlar, doğayı tahrip etmeyen basit, geleneksel tekniklerle gerçekleştirilir. İleri teknoloji gerektiren teknikler-çok özel durumlar hariç- pek kullanılmaz. Uygulamalar sırasında çevre/etki değerlendirmeleri göz önünde bulundurulmalı, etkinliklerde saha komiseri görevi üstlenen çevre mühendislerinin danışmanlığına baş vurulmalıdır.

Çevresi ile interaktif bir ilişki içinde olan yapıt, süresi dolduğunda uygulayıcısı tarafından, geride herhangi bir atık malzeme bırakılmadan ortadan kaldırılmaktadır.

Bu çalışmalarda doğanın tahrip edilmesi kesinlikle kabul edilemez bir durumdur. Tersine davranışlar işin özüne zarar verir, söylem değişir. Sanat nesnesi ortadan kalkar.

Doğal Çevrede Lif Sanatının özünde, Çevresel Sanatta olduğu gibi, insanın doğaya kalıcı müdahalesini uygulamak, onu zorlamak, ona hükmetmeye çalışmak değil, tam aksine dikkatleri, globalleşme/küreselleşme adı altında giderek daha da yaşanmaz hale ge(tiri)len materyalist sanal çevreden,  aslında birer parçası olduğumuz doğal çevreye (doğaya) çekerek, unuttuklarımızı hatırlatma, bizim ve bütün diğer canlıların geçiciliğini, değişimini vurgulamak yatmaktadır.

Doğal Çevrede Lif Sanatı yapıtları, yaşadıkları doğal mekanlar içinde ziyaret edilerek, aynı atmosferde -ıslanarak, üşüyerek, terleyerek, rüzgârı hissederek…- soluk alıp verilerek tam ve doğru olarak algılanıp kavranabilirler.

Ancak ziyaretler pratikte ne yazık ki her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle, tam olarak açıklayamasa da gerçeğe yakın ipuçlarını vermesi bakımından yapıtların hareketli ve sabit görüntülerinin kaydedilmesinin, farklı ortamlarda paylaşılmasının önemi büyüktür.
Tespit edilmiş olan görüntüler ilgili alanın düşünme, düşünceyi iletme, anlatma, fikir verme, sorgulama, yeniden üretme, davet etme, arşivleme, sergileme yollarının taşlarıdır. Bu durum Yapay Çevrede Lif Sanatı için de geçerlidir.

Yapay Çevrede Lif Sanatı, liflerin -aynı Lif Sanatı ve Çevrede Lif Sanatında olduğu gibi- özlerinde var olan, ancak daha önceden fark edil(e)memiş potansiyel -görsel/düşünsel anlatma güçlerinin, yapay çevrede özgün yaratmalar oluşturmak için harekete geçirilmesidir.  

Yapay Çevrede Lif Sanatı; lif sanatı ile yaşanmışlığı olan insan yapısı mekân veya mekanların kesişim kümesidir. Bu bağlamda lif sanatının yolu, Mimarlık, İçmimarlık ve Şehir Bölge Planlamanın yolları ile dolayısıyla da bu alanlarla ilişkili sanatsal yaklaşımlar, disiplinler ile özel noktalarda kesişebilir.

Bu çalışmaların özlerinde, içinde var olacağı, yaşanmışlığı, belleği olan, oradaki anılara dair izleri taşıyan insan eli ile yapılmış mekân ya da mekanlar topluluğu ile kurulan bilinçli bir ortaklık anlayışı yatmalıdır.

Yine konunun daha iyi anlaşılması bakımından aşağıdaki grafik anlatım, durumu özetleyebilir.

Yaşanmışlıkları olan mekanlardaki kuşaktan kuşağa taşınan kültürel değerlerin, anıların kodlandığı somut ve soyut izler, dokular, renkler, biçimler…ve beraberinde o mekânda geçen olumlu, olumsuz günlere ait katmanlar, yıpranmışlıklar, korozyonlar kısaca o mekâna ait özel değerlerden oluşan atmosfer doğru biçimde okunmalı, anlaşılmalıdır.

Yapıtlar o mekanla, olmazsa olmaz türden interaktif ilişkiler kurmalıdır. Bu çalışmalarda aynı yapıtın başka bir yerde aynı şekilde uygulanması söz konusu olamaz. Çünkü özlerinde saklı tuttukları yapay çevresi ile kurdukları interaktif hayati ilişki sonlanacağı için bütünlük kaybolur, iş anlamsızlaşır, çöker.

Çalışmalar uygulanırken geçmişi, tarihi, belleği olan çevrenin tahrip edilmesi, var olan kodların silinmesi ya da okumalara zarar verecek olan geçmişi, derinliği olmayan yeni sahte kodlamaların eklenmesi kesinlikle kabul edilemez bir durumdur. Tersine davranışlar işin özüne zarar verir, söylem değişir.

Yapay Çevrede Lif Sanatının özünde, sanatsal bir söylem ile gelişimin ve değişimin farkında olarak, dikkatleri var olan veya unutulmaya yüz tutmuş kültürel değerlere, yaşama anlam katan yaşanmışlıklara çekmek, unuttuklarımızı hatırlatmak, onlara sahip çıkarak kuşaktan kuşağa aktarılmalarına vesile olmak yatmaktadır.

Yapay çevresi ile interaktif bir ilişki içinde olan yapıt, süresi dolduğunda, aynı Doğal Çevrede Lif Sanatında olduğu gibi, uygulayıcısı tarafından geride herhangi bir atık malzeme bırakılmadan ortadan kaldırılmaktadır.

Yapay çevre ile doğal çevre ilişkisi göz önünde bulundurulması gereken diğer önemli bir konudur.
 İnsan ve insan ilişkilerinin de nihayetinde doğal yaşamın bir parçası olduğu, ne olursa olsun yapay olanları da sonunda zamanın ve doğanın biçimlendirdiği ve biçimlendireceği, bunun bir bedeli olduğu kesinlikle unutulmamalıdır.